Junior Zek'in Yaptıkları
Bugünkü olay biraz kısa,komik ya da acıklı bi öykü de değil. Sadece başımdan geçen garip bi' hikaye olduğundan anlatmaya ihtiyacı hissettim.
İlk geometri dersimiz, Ruşen Hoca'yla başladı.Biz onu çok sevdiğimiz Bir matematik öğretmeninin çırağı olarak görürüz. Coğu hareketini, konuşmalarındaki vurgularını ustasından almış gibi.. Zaten ders çıkışı hocaya 'Junior Zek' damgasını da vurduk.
Hoca derse girdi.Selamlaşmalar falan derken 10- 15 dakika sonra kendimizi nokta, uzay, doğru gibi terimleri içeren soruları çözerken bulduk. Tabi çoğu matematik hocasının (geometride dahil) taktiği budur diye hiç kimse sızlanmadı, öfkelenip hocaya küfretmedi.
2. derste oratalarına kadar böle geçti; hoca bi' açıklama yapıyor üzerine bir soru soruyor, sınıfça çözemiyoruz, ardından hoca büyük bir sabırla soruyu anlatıyor. Ta ki O muhmeteşem soru üzerinde 25 dk kaybedinceye kadar...
Soru veya Örnek (Hangisini beğeniyorsan) :
6 farklı düzlemin ara kesiti en çok kaç doğru oluşturur?
Yukardaki soruyu gören herhangi bir lise öğrencisi bu soruda bi' şey mi canım! demesi gerekir(!). Yani en azından Ruşen Hoca'ya göre öyleydi. Peki öyleyse sırf bize anlatmak için 25 dakika niye uğraştı? ve sorunun cevabını 1 olduğuna eminken neden arkalardan gelen bi' sese inanmıştı?
Son cevabı verinceye kadar bu konu hakkında iki teorim vardı; birincisi o da bu soruyu bizimle beraber çözdü ve her insan gibi yanıldı.İkincisi de bu soruyu diğer sorular gibi bz yanlış çözdük, o doğru yaptı.
Ama o adam arkadan gelen sese inanarak evet cevap: 15 arkadaşlar dediğinden sonra tam birtinci teorimin doğruluğuna sevinmişken şunuda ekledi: Aslında bu soruyu ben sizin kafanızı karıştırmak için sordum. Burdaki bilgide hiç bi zaman işinize yaramıcak. Bu konu ders konusuda değil zaten(!).
Şok oldum.Zek'in bile böle bi şey yapabileceğini zannetmiyorum.Ama kalakalmıştım. Hayır soruyu çözmek için fazla uğraşmadım(aslında hiç uğraşmadım), hatta soruyla ilgilenmek yerine hocanın anlatış biçimleriyle ilgileniyordum. Beni şaşırtan şey hocanın böyle bi' soğuk şaka için (Soğuk şakadan başka bi şey olamazdı.) 25 dakikasını ayırmasıydı. Yani 25 kişi 25 dakikasını bunu hiç önemi olmayan konu için kafa yormuştu.Bir arkadaşımda bu soruyu çözemediğinden sinirlenmişti.
Bugünkü en acaip, en gaipten olayım bu hepinize bol geometri dolu haftalar dilerim. Yapabilceğiniz en iyi şeyin bu yazıyı okuduktan sonra Back in Black - AC/DC dinlemenizi tavsiye derim.(Herhangi bi' espirisi yok, sadece ben öle yaptım o kadar:D)
Düğün


Dün akşam düğündeydik.Hani öle meydan düğünü gibi değildi ama düğündü işte.Geliniyle, damadıyla, kaynanalarıyla...Kır düğünü yapmışlar. Öle çok bi şey değil kır düğünü yapmak.3-4 bine halledilebiliyor(muş). Düğün yerini de fazla gözünmüzde büyütmeyelim. Mandalin bahçesini almışlar, ağaçlarını sökmüşler bide sahne yapmışlar şöle 50-60 kişilik o kadar. Bi ara anneanneme bizde bu işe girelim 7 dönüm bahceyi geceliği 6-7 binden kiralarız demiştim.Ama o beni paragöz biri sandı; tersledmişti...

Annem her zaman düğünlere 8 - 8 bucuk gibi gidilmesinden yanadır. Benim sünnetime bile 8 de gitmiştik(İçerde bizden önce gelenleri görünce aa gec mi kaldık?? diye babama sormuş). Dün akşamda öle oldu 8 de gittik. Bizim aile; anne, baba ve cocuk(lar) tan olusan bi' aile değil. Tabiri caizse biz bir sülaleyiz.7 kardeş, herbirinde 4-5 cocuk, ve sayamayacağım kadar torun... İşte bu yüzden düğünde ev sahibi sayıldıgımız için erken gitmek gerekiyormuş. Yani en azından anneannem annemi geç geldik diye haşlarken öyle söyledi.

Gecmek bilmeyen tam 4 saat boyunca hiç tanımadığım insanlarla konuştum, el şıkıştım, şakalaştım. Zaten tanımam gerekmiyordu.O anki vaktimi öldürsünler yeter.

Düğünlerde en cok sevdiğim sey takı merasimi..Yanlış anlamayın parayı sevdiğimden değil (parayı seviyorum ama) o anki sessizlik, herkesin pürdikkat kim ne takmış izlemesi...İşte bunu seviyorum. Karşılıklı göbek atanların o anki birbirne olan ciddiyetleri(sıra yüzünden...)...

Sonra kola-pasta menüsü çıktı tabi bazı erkekler bu menüyü beğenmediklerinden biz gencelere karsıdaki bakkladan ya da oradaki büfeden içki aldırdı.(Bu iş hoşuma gitmez aslında ama işin sonunda para üstünün bir kısmını almak gibi önemli bi olay var.)

Düğün bitişinde benim bildiğim herkes evine gider. Gelinle damat da o meşhur gerdek gecesini yaşar.Ama öle olmadı;damat gaza gelip sülalenin gençlerini evine davet etti.Gittik.Rakı,kavun, peynir...Herkes yedi-içti.Damatın bide ikizi var.İkizi tabi herkesten çok içti. Onu evine götürmek işinen zorlu kısmıydı herhalde.Ama biz erken ayrıldık evlerinden.Deminki cümleyi de tahminen yazıyorum.

İşte böleydi dün akşamki düğün; güzel, kalabalık ve 9/8lik sarkıyla (roman havası) doluydu.Ben oynadım mı?Hayır. Çünkü o anda bateri hakkında DYO Ege Bölge Müdürüne bi kaç şey anlatıyordum:D